Sumud, “direnme”, “sebat” veya “dayanıklılık” anlamına gelen bir kavramdır. 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın ardından Filistin halkının, işgal ve zorluklara rağmen kimliklerine ve topraklarına bağlı kalarak sergiledikleri duruşu ve direniş mücadelesini ifade eder. 

Kimi zaman bir zeytin ağacı gibi — nasıl ki zeytin ağaçları yüzyıllar boyunca köklerini toprağa sağlam basarak ayakta kalmalarıyla bilinir — Filistin halkının toprağına ve tarihinin köklerine bağlılığını, sarsılmaz duruşunu temsil eder. Kimi zaman ise haklı davaları karşısında gerçekleşen intifadaların aksiyonunu… 

Küresel bağlamda bakıldığında da Filistin halkı için yaşam biçimi haline gelen sumudun bir parçası olmak mümkündür. Sumud, Filistin direnişi için kaleme alınan bir yazıyı, çekilen bir film ya da içerik videosunu; nakış nakış işlenen Kubbetü’s-Sahra’yı, yakaya takılan karpuz broşunu; tarihini ve haklı davasını gür bir sesle anlatmayı, caddeler boyu yürümeyi ya da saatlerce nöbette beklemeyi kapsar. Evlerinin anahtarlarını boyunlarında taşıyıp nesillerine emanet ederek anlatan Filistinli nineler gibi ümitvar olup unutmamayı ve unutturmamayı da kapsar… 

Bugünlerde ise sumud, yalnızca Filistin halkının direnişini anlatan bir kavram olmaktan çıkıyor; gönül kıyılarımıza bir dalga olarak yansıyor. Filistin’in haklı davası için farklı ülkelerden bir araya gelip yola çıkan asil yüreklerin direniş filosuna altın harflerle yazılıyor. Bir yardım gemisi olmanın ötesinde, kararlılığın ve azmin sembolü olan filonun… Gayesi insanlığa çağrı olan bir filonun… Soykırım ablukasını kırmayı hedefleyen bir yolculuğun… Zulme karşı sebatın ve dayanışmanın sembolü olan filonun… 

Yolun açık olsun, Küresel Sumud Filosu… 

Sena Ablak